Selamlaaaar, upuzun bir aradan sonra bu satırları yazıyor olmak o kadar iyi geldi ki:) Podcast çekmeyi de editlemeyi de inanılmaz özlemişim. Bir daha bu kadar uzun bir ara vermemeyi önce kendime borç bilerek bölüm notlarına geçiyorum.
Üç Nokta Bir Üçgen’in 11. Bölümünde konuğum Ayşen Şahin. Ayşen Hanım’la insanın önce kendini sevmesi gerektiğinden, toplumsal meselelerden, çilingir sofralarından, kitap yazmaktan ve çok daha fazlasından konuştuk. O kadar keyifliydi ki muhtemelen bir bu kadar daha konuşabilirdik 🍒
Ayşen Şahin Kimdir?
Yazar, gazateci, iş insanı, konuşmacı, anne, arkadaş… rollerini bir birey olarak “kendini beğendirme kaygısı gütmeden” olduğu gibi davranan çalışan, üreten, sohbeti çok hoş biridir.
Ayşen Hanım’ın Evrensel gazetesindeki yazıları: https://www.evrensel.net/yazar/103/aysen-sahin
Ayşen Hanım ve Serkan Küçük’ün Çilingir Sohbetleri Podcasti:
Ayşen Şahin Instagram hesabı: https://www.instagram.com/aysensahinaysen/?hl=en
Bence insanın herhangi bir dönemde tam tanıması mümkün olmuyor, Ama genel olarak baktığımda biraz tez canlı bir insanım. Anları hafızada tutarak yaşarım. Hayata bakışım böyle romantik gibi ama bir yandan da çok gerçekçiyim. Emek verilmiş hayallere inanıyorum.
Bölümden Notlar
Yatağa yatıp hayal kurabilmek, küçükken elimizdeki en güzel şeydi. Halen onu yapmaya çalışıyorum. Bu çocuksu bir yan mı yoksa bir yetişkinin kendini hayatta tutma çabası mı bilmiyorum.
Annelikle ilgili ilk geribildirimi çocuğunuzdan alıyorsunuz.
Bir annenin yükünün ne olduğunu ve olmadığını anlatma süreci hayatın içindeyken neşeden çalıyor en çok ona üzülüyorum.
Eğer anneyseniz ve o an evde değilseniz asla o anda olamıyorsunuz, çünkü çocuklar evde ve yalnızlar. O an dünyanın en önemli konuşmasını da yapıyor olsanız o kalp sancısı ile devam ediyor her şey.
Biriyle arkadaş olmak istediğimi sohbetin 20.dakikasında anlarım.
Boşanma süreci çok telaşlıydı ve bu süreçte hiç stratejik olmadım. Bir kurulum telaşının içindeydim ve hiçbir yerde “mış gibi” yapmadığımı çok sonra fark ettim.
Çok yıllar önce başkalarının beni sevmesi için uğraşmayı bıraktım. Başkalarının bizi sevmesi için harcadığımız çabayı kendimizi sevmek için harcasak zaten doğal akışında birçok taş yerine oturacak.
Etrafımda sadece beni ben olduğum için kabul eden insanlar var ve bu çok güzel. Hiç kimseden hiçbir şeyi saklamıyorum. Öyle olunca arkadaşlıklar da çok kıymetli oluyor. Ben kendi gibi olup da kabul görmeyecek insan da bilmiyorum. Çünkü öyle olunca geri bildirim almaya da hazır oluyorsunuz.
Kendinizle ilgili rahat ve insanların geri bildirimlerine karşı objektif bir insan olabilirseniz, kendinizdeki sıkıntıları da fark edip onları da çözebiliyorsunuz. Öyle olunca da manipülasyona karşı da kendinizi savunabiliyorsunuz, kolay kolay manipülasyona gelmiyorsunuz.
Karikatür dergilerinin Beyoğlu’nda sabahlama hikayeleri ve vakti zamanında yazar-şairlerinin kurduğu rakı sofraları küçükken en çok özendiğim şeylerdendi.
Rakı sofrası sadece insanın sarhoş olup bağırıp çağırdığı yerler değildir. İnsanın projesi için akıl danışabildiği, hayata dair feyz alabildiği güzel bir öğretidir aslında.
Hayatta en sevdiğim telefonlardan biri “Şurada bir masadayız, kulağını çınlatıyoruz. İşin yoksa gelsene.” telefonudur. Bir masada insanın kulağının çınlatılması, hatırlanıyor olması hayattaki en büyük şanslarından biri.
Alkol değil içki, alkol alalım mı denmez akşam içki içelim mi denir. “Sen alkol değil içki içiyorsun.”
Bir insanın adap bilmesi güzel şey. Bu sadece rakı sofrası ile de ilgili değil. Adap nesilden nesle geçmeli. Birilerinin bunu yapması gerekiyor.
Yeme içme kültürünün, tiyatronun, sinemanın, sporun sınıfsal olmasını kabul edemeyiz.
Yeni nesilde bir müdavimlik kültürü olamadı buna çok üzgünüm. Müdavimlik insanın hayatta ayağını sağlam basmasını sağlayan bir şeydir. Bu özellikle bizim gibi toplumlarda kaybedilmemesi gereken bir kültür.
Bir konuşmada bahsedene kadar kitap yazmakla ilgili kendimi çok şanslı hissediyordum, elimde bir dosya yayınevi yayınevi gezmediğim için, ama fark ettim ki o güne kadar 22 sene ben hiç durmadan yazmışım
Lakin İyi Yaşadık’ta yazdığım öyküleri yazmasam kurgu öykü yazamazdım, önce o insanların haklarını teslim etmem gerekiyordu.
Yazmak yaşayamadığımız hayatları da var etme fırsatını veriyor insana. Bir ömre birkaç hayat sığdırmak mümkünmüş gibi bir haz bırakıyor insana
Ayşen Hanım’ın hayat mottosu: Hayat bize sunulandan ve nefes alıp vermekten ibaret değil.
Herkes neyi merak ediyorsa onu tadabilmeli, deneyebilmeli.
Ayşen Hanım’ın aldığı en iyi tavsiye: “Kimseye boş acıma, acıyacağına ya bir şey yap ya da yoluna devam et.”
Ayşen Hanım’ın aldığı en kötü tavsiye: “Böyle yaparsanız sizi kimse sevmez. Biraz uyumlu olun.”
Ayşen Hanım’ın Herkesin aynasına yazmak istediği söz: “O gün bugün olsun"
Ayşen Hanım’dan Öğrendiklerim:
Kendini sevdirmeye çalışmamak. Ayşen Hanım’la olan sohbetimizde onun bu konudaki doğallığını ve rahatlığını görmek beni etkiledi. Herkes beni sevsin gibi bir gayem hiç olmadı ama takdir görme ve alma çabam hep oldu. Bir işi tamamladığımda birlerinin “aferin” demesi, kıyafetime, yaptığım yemeğe hiç fark etmez bir iltifatta bulunulması hep hoşuma gitti. O iltifat, takdir gelmeden de kendimi yeterli göremedim. Hala da bir şeylerin ölçütü olarak insanların takdirini adeta bir cetvel gibi önüme koyarak ölçüyorum. “Ben elimden geleni yaptım, çok da güzel oldu.” diyemiyorum. O takdir gelmeyince sevilmiyor muyum düşüncesi cetvelin ucundan kendini göstermeye başlıyor.
“Çağrılmak” güzel bir şeydir. İnsanın kendisini hatırlayan dostlarının olması, o dostların masasında hatırlanmak, adının geçmesi bir insanın sahip olabileceği en büyük şanslardan biri. O yüzden dostlarımızı iyi seçmek ve onlara vakit ayırmamız çok çok önemli.
İnsan kendisi ile rahat olunca geri bildirim almak ve o geri bildirimin ne kadarının doğru olduğunu anlamak daha kolay oluyor. O geri bildirimlerle kendisini törpülüyor, geliştiriyor. Manipülasyona gelmeden bu ayrımları yapabilmek kritik öneme sahip. İnsan doğruluğu olmayan övgüyü de yergiyi de savuşturabilmeyi öğrenince daha emin adımlarla yürüyor.
🖼️ Gelecek hafta aynı saatte (umarım aynı saatte) görüşmek üzere!
🌻Bölümü dinledikten sonra içinden geçenleri, paylaşmak istediklerini benimle her zaman paylaşabilirsin.